29 Mayıs 2011 Pazar

Değişmeyen Zihniyet



Bir tarafta Ersan Gülüm,diğer tarafta Serdar Kesimal.İki ayrı karakter iki ayrı düşünce.Ersan Beşikta’ta oynamak istiyorum “Beşiktaş’a canım feda” derken.Süleyman Hurma’nın Serdar ile görüşmeden tek görüşü bile alınmadan Fenerbahçe’ye sözümüz var demesi,ardından Serdar Kesimal’in Twitter ve Facebook sayfalarından transfer herkesin memnun olduğu sürece transferdir tarzı yaklaşımından sonra kulüplerimizde söz ve yetki sahibi isimlerin bir gerçeği daha göz ardı ettiğini ve ne kadar bu piyasaya ve futbola yakışmadıklarını göstermektedir.

Transfer konusunda ne diyor Fifa.Futbolcuyu istemediği bir kulübe satamazsınız,onun fikrini sormadan ve rızası olmadan her hangi bir yere transfer edemez ve ettiremezsiniz.Şimdi Serdar’ın sözlerine yer verirsek sporx.com röportajından alıntı ile:
“Bu transfer sürecinde kızgın ve kırgın olduğum bir taraf da yok değil. Twitter’da yazdığım sözler de bunun neticesindeydi.Kayserispor yönetimi, yani Süleyman Hurma, bana hiç bir şey sormadan, düşüncemi öğrenmeden Fenerbahçe‘ye söz verdiklerini açıkladı. Söz vermeden önce mutlaka benim de görüşüm ve onayım alınmalıydı. Sonuçta transfer olan kişi benim. Yoksa tabii ki Fenerbahçe‘de oynamak isterim ve büyük gurur duyarım. Dediğim gibi menajerim görüşme halinde ve büyük olasılıkla da anlaşma sağlanacaktır.”

Görüyoruz ki yıl olmuş 2011 ve her daim her mahkemede neredeyse hep oyuncular haklı çıkarken kulüplerimiz hala nasıl oluyorda bu kabadayılık zihniye ile transfer yapabiliyorlar anlamak zor.TFF bu bağlamda ne iş yapıyor onu da anlamak zor.Tüm söylediklerimiz Beşiktaş’tan başka yerde oynamak istemediğini defalarca söyleyen Ersan için de geçerli.Bakalım bu zihniyet daha ne kadar sürecek.Bir isim çıkıp dirense ve o kulübü rezil rüsva etse ortam biraz düzelir mi sizce?


14 Mayıs 2011 Cumartesi

-İddaa-

Bol Şans!

Hakem Haklı Beyler!!!

Şu pozisyona dayandırarak koskoca 120 dakikalık karşılaşmayı “hakemle kazandınız bir de konuşuyorsunuz” yorumunu getiren ey ülkemin insanı,size sadece insaf diyorum.Başka da bir şey demiyorum…Zaten bir insan lafa daha Bismillah hakem ile başlıyorsa bu kişiler
1:Futbolu bilmiyor. 2:İzlediğine değil,inanmak istediğini izlediğine uydurmaya çalışıyor. 3:Ki en tehlikelisi bu,gördüğünü istediği gibi yorumlayıp sana doğru bildiğini de yanıltmayı kafasına koymuşlardır bu oyunlara gelmeyin ve o ortamı anında terkedin.Yani Böyle insanlarla tartışırsanız sadece kendinizi yediğinizle ve bir milim yol alamadığınızla kalırsınız.O yüzden “he” deyip ayrılın gerekirse salağa yatın,onların egosu yükselsin size kendi bildiğiniz yeter.

12 Mayıs 2011 Perşembe

Belediye’den Fair Play Örneği

Devre arasında İBB’ye kiralanan ve yıllık alacağı ücreti de Belediye’de oynarken Beşiktaş’ın ödemeye devam edeceği Holosko Ziraat Türkiye 2011 Final karşılasmasında yer almadı.Bunun nedeni iki takım arasında ki prorokol değil Fair Play adına tamamen Belediye Kulübü’nün kendi kararı ile oluşan bir durumdu.Bu kararı alan uygulayan hem İBB yöneticilerine hem de takımın başında ki Abdullah Avcı’ya gösterdikleri bu örnek davranıştan dolayı saygı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.Her şey kupa kazanmak değil belki finali kayneden taraf onlar oldu lakin bu davranışları kupadan bile değerli oldu bizim gözümüzde.Saygıyla…


holosko-besiktasa-karsi-oynayacak-mi-75825-507125

Ziraat Türkiye Kupası 2011 Final Kayseri

Akşam işten çıktık ve daha eve çıkmadan kardeşimizi aldık stada koştuk.Ki bir an evvel o havayı solumak istedik.Gün içerisinde şehir meydanında şehir dışından gelen binlerce Beşiktaş taraftarı çok coşkulu idi ve sabah erken saatlerde çevreyoldan güzel ülkemin neredeyse tüm şehirlerinden otobüsler otomobiller şehre akıyordu.Saatler ise 18′i gösterdiğin de yerimizi almıştık bile.Maçın genel hakimi aslına bakarsak İBB takımı idi ve 1-0 öne geçmemize rağmen önce beraberliği ardından da 2-1 ile öne geçecek skoru elde etmeyi başardılar.Bir duran top organizasyonunda Sivok’un kafasından gelen gol ise durumu 2-2′ye getirip maçı da uzatmalara götürmeyi başardık.İlk yarının sonu ve 2.golün ardından kalan zaman da Beşiktaş biraz oyuna ağırlığını koydu lakin bu sefer de kaleci Hasagic’i geçemedi.

Uzatma dakikarında da Hasagic’in içine kedi kaçmış hali devam ediyordu ve neticesinde oyun penaltılara gitti.Penaltılarla sonuç belirlenecek ise tecrübe bu işe el koyacaktı ve beklendiği gibi usta ayakları olan takım sonuca giden taraf oldu.Tebriklerimiz bizi sevindiren büyük Beşiktaş kulübüne ve formasını ıslatan her oyuncumuza.Taraftarımıza da ayrıca bir teşekkür ve tebrik gerekiyor.O da uzatmalarda oyundan düşmek üzereyken takımına verdikleri müthiş destek için.O andan itibaren takım ayağa kalktı ve sonuca giden yolda resmen taraftarından can aldı.!Bir de ayrı sevincimiz var o da Tayfur hocamız adına.Çok uzatmadan finale dair fotoğraflarımız var onları paylaşıyorum müsadenizle.

















































6 Mayıs 2011 Cuma

-İddaa-

Bol Şans!

Futbol’un İçinde ki Detaylar Serisi-2

Rengarenk Kramponlar

Dünya futbolu 1974 yılında Liverpool kulübünün Umbro ile yaptığı spor kıyafet tedarikçiliği sponsor anlaşmasının ardından oyuncuların oyun içerisinde kullandıkları malzemeler de git gide kişiselleşmeye başladı.Oyun içerisinde çok fazla kişisel eşyaları yoktu açıkçası ama futbolun kelime kökü olan ayak onların en kişisel eşyası olmuştu,tabii ki içlerine girdikleri kramponlar sayesinde.

Yanlış hatırlamıyor isem Figo’dan evvel 7 numarayı giyen eski Barcelona’lı yıldız Alfonso altın sarısı krampon giyerdi ve bir röportajında onları giymesine neden olarak ise büyükannesinin televizyonda onu izlerken daha çabuk farketmesini sağlamak için olduğunu söylemişti.İlk o zaman dikkatimi çekmiştir renkli kramponların sadece kişisel olmadığı bazen de başka anlamlar taşıdığı.

Yakın zamanda ise Manchester United menajeri Alex Ferguson bir açıklama yapmış ve oyuncuların giydiği rengarenk kramponlara isyan etmişti.Renkli kramponların zaman zaman futbol topuyla karıştığını ve hakemlerin de gözünü aldığını belirten Ferguson,“Nedir bu rengarenk ayakkabılar? Futbol sahaları podyum mu? Özellikle genç futbolcular eskiden beri kullanılan siyah kramponları giysinler.En azından onlar yıldızlara örnek olsun” dedi.Bununla da kalmayıp bu isteğini faks yolu ile FIFA’ya gönderdiğini de bildiren ünlü futbol adamına destek gecikmedi ve FIFA da Ferguson’a hak vererek özellikle yıldızlara ayakkabı tedarik eden firmaları uyarma kararı aldı.

Ferguson’un çağrısı kimine göre haklı kimine göre fazla detay ama bana da sorsalar ben de eskiden beri kullanılan siyah kramponları tercih ederim.

5 Mayıs 2011 Perşembe

Fast Five


İlk 4 serisini izleyince ve hele serinin 4.filmini izleyince 5.'sini beklememek manasızdı.Sonunda geldi ve tam da 4'ten kaldığı yerden ve  en az onun kadar etkileyici bir film.İzlemeyenler vardır hala belki o yüzden çok detaya girmeden şunları söyleyebilirim;Vin Diesel bildiğimiz o kendini beğenmiş tebessümlerine devam ediyor ve Paul Walker hala onu hilesis hurdasız geçmeye çalışıyor.Tahmin edersiniz artık geçebiliyor mu!!!

Filmin ilk yarısı her zamanki gibi ısınma turlarında ama öyle bir ikinci yarı var ki izleyenlerin keyfine diyecek yok :) Çok fazla uzatmayalım getiren götüren sağolsun İZLENİR bu film.Hele Gnctrkcll olayı var ya,neredeyse bedavaya geliyor film :)

Ha bir de sakın filmin sonunda soundtrack çalmaya başlayınca kalkmayın sabırla sonunu bekleyin bir sürpriz olabilir!! :)