27 Şubat 2011 Pazar

Kayserispor Gerçeği-Trabzonspor Üzerinden

20 Şubat'taki yazımda da belirtmiştim.Ortada bir Kayserispor gerçeği var her ne kadar kabul etmek istemeseler,görmezden gelseler de diye.
Bugünkü maçta ise bu gerçeği Kayserispor onları görmeyenlere nazire edercesine muhteşem bir futbol oynamaya çalıştı.
Trabzonspor ise neredeyse maça 1-0 galip başladı ama bu sefer Kadıköy'deki 3.dk'da gelen gole cevap veremeyen,ayağa kalkamayan Kayserispor yoktu karşısında.Aksine bunu lehine çevirmeye çalışan ve sürekli rakibini durdurmaya ve akabinde oyunu dengeleyip hatta kazanmak için herşeyini yapan bir Kayseripor vardı sahada.
Trabzonspor o kadar sempati topladıktan,takdir aldıktan ve oynadığı futbolla şampiyonluğu hak ediyorlar dedirttikten sonra anlamsız bir şekilde Ligimizin en beyefendi Kulüp Başka'nı Sadri Şerner bayram değil seyran değil yaptığı açıklamalar ile o güzel havayı bozuyor.Her ne kadar istemese de.Bozmayla da kalmıyor,ne kadar kendi takımına zarar vermiş olsa da Volkan Babacan üzerinden taraftar ağızıyla konuşunca bu haftaki rakipleri Kayserispor'u yoktan yere kendilerine bilendiriyor ve ekstra motivasyon katıyor.Bu zamansız ve son derece talihsiz bir açıklama.
Maça gelince bugün Kayserispor üzerinde çalıştığı projenin örneklerini yaptığı organize ataklarla,attığı derslik gollerle ve 94.dakika da bile pasla ceza alanına girmeye çalışarak  ne  kadar sistemlerine sadık kaldıklarını gösterdi.Trabzonspor ise her şeyi yapmasına rağmen Burak'ın anlamsızca takımının ve taraftarının maçın dışına çıkmasına neden oldu.Attığı golde Abdullah ile kavga edercesine mücadele eden adam son dakikalarda rakibine kırmızı göstertme sevdasına tutulmasa golünü atacak ve maçı kopartacak ama adam topu kaleye atmak yerine kendisini atmayı tercih edince,tribündeki taraftarları hakem üzerine yollayıp,onları da gerip maçtan kopmalarına noktasına getirdi.Kendi takımının da dikkatini başka yöne çekti.Lakin Yunus Yıldırım bugün Lig Tv yorumcusu ve efsane hakem Markus Merk'in de dediği gibi Mehmet Eren'e çalmadığı pozisyon haricinde iyi maç çıkarmıştır.Dikkatinizi çekerim eğer bir takımın hakkı yendi denecek ise bu takım kesinlikle Kayserispor'dur.
Son olarak Kayserispor bir gerçeği Türk takımlarının sözde büyüklerine tokat gibi çarptı.Transfer nasıl yapılır,ihtiyaç olan bölge nasıl tespit edilir ve bu kadar genç oyuncu nasıl bir arada ve bu kadar disiplinli,sistemli ve dirençli futbol nasıl oynanır hepsine gösterdi.

Son olarak 2 görüş:

Sergen Yalçın:Eğer büyükler önümüzde ki sezonun takımını kuruyorlar ise Kayserispor,G.Antepspor önümüzdeki 10 yılın kadrosunu kuruyorlar.
Bülent Timurlenk:İyi teknik direktör, yetenekli futbolcular. Bu işi o kadar da zor değil BJK&GS yönetimleri önce aynaya sonra Kayseri'ye baksın 

25 Şubat 2011 Cuma

2 Kırmızı Ama Tek Hedef

Bilindiği üzere Fenerbahçe maçında Ferrari takımı 2-1 önde iken Lugano'nun kendisini içine çekmeye çalıştığı psikolojik savaşa yenik düşüp,sinirlerine de hakim olamayıp rakibine attığı dirsek neticesinde takımını eksik bırakmış ve o sürecin sonunda Beşiktaş tek nedeni bu kırmızı olmasa da rakibine 4-2 mağlup olmuştur.Bu bilinen mevzuu.Benim asıl anlatmak istediğim ise bu maçtan sonra Ferrari takımını sattı falan konuşulması.Bunun sonucunda Ferrari'ye yapılan haksızlık.(brzdan değineceğim ne haksızlıgı dediğinizi duyar gibiyim).Halbuki Lugano'nun provakasyonlarına yenik düştüğünden eminim o ayrı.


Haksızlık demiştim hani bir üst paragrafta.Haksızlığı yapanların başında ise biz taraftarlar geliyoruz.Takım evinde 4-1 geride ve dakikalar 90'ı gösteriyor adamın biri anlamsız bir biçimde sinirine yenik düşüyor ve adama tekmeyle dalıyor ve haklı olarak hakem doğru bir karar ile nam-ı değer Q7'yi oyundan atıyor.Bizim büyük taraftarımız ne yapıyor? Takımını saçma sapan bir hareketle eksik bırakan adamı ayakta alkışlayarak uğurluyor.Bu ayakta alkışlanan adamın gördüğü kırmızı o maçın son dakikasında olabilir lakin diğer maçında ilk dakikasında takımını eksik bırakmış oluyor ama bizim taraftarımızın bundan haberi yok!!! İşte haksızlıkta burada başlıyor.Ferrari'nin hareketi affedilir değil fakat Lugano gibi hafifletici bir sebebi var ve bu maçın derbi olması dışında hiç bir önemi yok (bu saatten sonra puantaj olarak bir adım ilerleyemeyeceğimiz aşikarken) ama biz Ferrari'ye acımasızca sallıyoruz,elimizden gelse linç edeceğiz.Taraftara bir sözüm var,ne kadar faydalı olduğu tartışılan bir oyuncunun hayati önem taşıyan bir maçın son ve ikinci maçın ilk dakikasına tekamül eden bölümünde oyundan attırıyorsa kendini,ben o adamı değil alkışlamak üzerine konuşmam bile.Hatta Ferrari'yi bile onun üzerinde tutarım.NOKTA.....

20 Şubat 2011 Pazar

Türk Futbolu!!??

Bugün derbi de alınan sonuç belli.Nedenleri şudur budur onlar tartışılır fakat hep halının altına süpürdüğümüz bir gerçeği göz ardı ediyoruz.Türk takımları içeride birbirlerine çamur,pislik atmakla uğraşırken yanı başımız da duran Avrupa ülkelerinin takımları aldı başını gidiyor.Bu gerçeğin farkında olmakla birlikte görmezden geliyoruz.En acısı da bu!Ülkenin en büyük kulüpleri,BJK-GS-FB tüm Avrupa Turnuvaları'nda yoklar.Beşiktaş haricinde hiç birisi Şubat'ı bile göremedi.FB-GS-TS-BURSA'yı konuşmak hele içler acısı.Uefa'da Dublin yollarında ancak Kiev'e kadar gelen Beşiktaş ise buraya kadar dedi ve Mart'ı göremedi.
Hemen her sene bir kulübümüz bir kaç adım ileri atıyor ve ertesi sene attıklarından 2 katı geriye geliyor ve hala hakemdir,yıldızdır konuşup duruyorlar.Onlar birbirleri ile didişe dursun elin adamı aldı yürüyor farkında bile değiliz.Bknz Ukrayna takımlarından S.Donetks (yanlış yazmış olabilirim),Rusya'dan Rubin Kazan.Örnekler çoğalabilir artabilir mevzumuz o değil.Asıl konu bir adam gibi bir kulüp yöneticisi çıkıpta tüm milyonları karşısına alıp diyemiyor ki "biz Avrupa'da kupalar alacak,gelecek 10 yılımızı kurtaracak bir oluşum içerisine gireceğiz ve bunun için gerekirse 2-3 yıl ferakat edeceğiz,siz taraftarlarımızdan sadece sabır göstermenizi bekliyoruz" gibilerinden bir laf edemiyor.Ne zaman böylesine radikal kararlar alınır,at gözlüklerimizi atar isek o zaman rekabetten ve asıl futboldan bahsedebiliriz.Ha bunları yapmaz ise ya da benzeri örnekleri konuşur dururuz hakem,hoca,taraftar,zemin vs.

Saygılar...

Bir Takım Var Uzakta


Bugun bunu yazmak hep aklımdaydı ama Antalya maçının sonucunu beklemek istedim,iyi ki de yapmışım.Konuya Antalya maçı demişken buradan girelim.Maça Antalya ilerde basarak ve pozisyonları da bularak başladı açıkçası,Uğur İnceman ile de bir pozisyonları da direkte patladı.Kayserispor ise sabırla pas yapmaya,sitemini uygulamaya,rakibe oyunu kabul ettirmeye çalışıyordu ve bunu da zamanla yaptı.Şota'nın yerinde değişiklikleri ile  Antalya önünde oyunu kabul ettiren Kayserispor maçın son dakikasında da olsa hakkı olan 3 puanı Kujovic'in 2 golü ile almasını bildi.Bu maçla alakalı olan kısmı.

Asıl konu ise yıllardır bir proje üzerinde çalışan,tesisleşme,altyapı,gençleştirme ve yetenekli futbolcular kazandırma üzerinde duran bir kulüp yapısına bürünmüş Kayserispor gerçeğini gün yüzüne çıkarmayan,gözünü İstanbul takımları bürümüş "Renkli Medya"nın bu gerçeği görmezden gelmesidir.

Bugun bile belli internet sitelerinde ve tv'lerde maçı yorumlayan sözde spor insanlarımızın hemen hepsi,Kayserispor 90'da gelen gollerle 3 puanı aldı diye söz ediyorlar.Tamam bu yanlış değil işin özeti bu lakin 90'da golü buluyor buluyor da bu takım o dakikaya kadar tüm oyunu soğutma,rakibe saygısızlık,1 puan için yapmadıkları sertlik kalmayan Antalyaspor'a rağmen oyundan kopmuyor,konsantrasyonunu bozmuyor ve kenardaki teknik direktörü yaptığı değişikliklerle oyunu koparıyor ve alıyor.Bunları neden konuşmuyoruz?Bunun dışında son dakikaya kadar mücadele eden takım neden diriliği,kondisyonu bitmiyor da her maç hep aynı sistem üzerine pas yaparak gol atmaya oyun kurmaya çalışıyor onu konuşmak lazım.Neden bunları dile getirmiyoruz?Kujovic'in gol dakikası 90+2 ve gol pas yaparak geliyor.Gol dakikasına dikkat,hele gol vuruşuna hiç söz yok.

Siz İstanbul Medya'sı her ne kadar işinize gelmese de orta da bir Kayserispor gerçeği var.Tamam belki çok yavaş geliyoruz ama geldiğimiz de gitmeyeceğiz.Puan durumuna dikkat!!!


Ne Demiştim!!!

Maçtan evvel 18'ler belli olduğunda Shuster ile alakalı İnançlarımızı Satıyor demiştim.Keşke haklı çıkmasaydım.Savunmada Ferrari'yi oynatan Sivok'u kadroya almayan zihniyetin sonucudur bu mağlubiyet.Maç penaltı ile dönerken anında Almeida-Nobre ve Ekrem-Hilbert,Ernst-Fernandes değişikliğini yapamayan Shuster bu maaçı kendi eliyle vermiştir.(Değişiklikler kırmızı sonrası değişebilir hamle yapamamaktan ya da yapmamaktan bahsediyorum).Hakem Cüneyt Çakır ilk yarıda Ekrem'in kırmızısını vermedi Beşiktaş adına neredeyse tek lehine haraketti.Karşılığında ise Gökhan'ı atamadı,Necip'e gereksiz sarı verdi,Almeida'nın pozisyonunda Lugano ile mücadelesinde faul yoktu devamında Quaresma sarı yedi.Diyeceksizniz ki Ferrari'nin ilk yaptıgı Lugano'ya penaltıydı.Doğru,lakin Lugano'ya bu pozisyon penaltı verilse her maç Fenerbahçe zararlı çıkar,o yüzden Fenerbahçeli'lerin konuşmaya hiç hakkı yok.Gökhan Gönül'e ikinsi sarıyı veremiyorsan hakem makem değilsin Sn.Çakır.Öyle Şamp.L.'de final bile yönetsen bunu yapamıyorsan o küfürleri yersin kusura bakma.Avrupa'da ki her maçın şahane Tr'deki her derbin skandal.Böyle büyük hakem olunmaz.

Her şey bir yana oyun Beşiktaş'a dönmüşken ilk yarım saat harici Fenerbahçe sahada yokken (penaltıya kadar) oyunu kendi eline almak için değişiklik yapıp oyunu ele alamayan,formda olan ve savunmanın bel kemiği olan Sivok'u oynatmayan,Fenerbahçeye karşı boşu olmayan Bobo'yu yedekte bile tutamayan,Dia yorulduktan sonra (her maç 55-60'dan sonra zaten yok bunu sağır sultan biliyor) oyuna Hilbert'i alamayan Shuster denen herif hoca falan değil.Evet ağır falan konuşmuyorum HOCA FALAN DEĞİLSİN shuster.....

Almeida'ya da bir söz:Bobo'nun değil tırnağı saçının teli bile olamazsın,git kumda oyna.

Fenerbahçe için ise Alex büyük futbolcu,ona edecek söz laf kelime hiçbir şey bulamıyorum.Büyüksün be Alex.

Taraftarın İnançlarını Satan Adam Yakında Vizyonda

An itibari ile açıklanan 18 kişilik maç kadrosunda Fener'e kadro içerisinde en çok gol atan adam (Nobre'yi saymıyorum) Bobo ve savunmada 6 aydır beklediğimiz adam Sivok kadroda yok yerlerine Sivok yerine takımda oldugunu bile Kiev karşılaşmasına kadar hatırlamadığımız,sergilediği oyunla da hatırlamak ta istemediğimiz Ferrari Bobo yerine de gülünç ama adam yok.Almeida ve Nobre 11'de başlayacak görünen o ve yedek kulübesinde forvet namına kimseler yok.

Bu açıklanan kadro itibari ile Shuster'in kendisini kovdurmaya çalıştığı ve değeri ölçülemeyecek Taraftarlarımızın İnançlarını el altından sinsice yok pahasına satmaya devam ediyor.

Kiev Sonrası Fener Alayı

Evet Kiev'den 4 yedi Beşiktaş Uefa'ya veda etti ve sonrasında Pazar günü Fener derbisine çıkacak sonuç kimilerine göre Fener çok atacak,kimilerine göre berabere,galip gelecez diyenlerin sayısı oldukça az.Beşiktaş'lılar bile yeneceklerinden şüpheli.Şu ana kadar ben de karamsardım ama şu dakika da resmen inancım geldi ve çok rahat galip geleceğimizi söylemek istedim.
Uefa hedefi elden gitti,inanmak istediğimiz hayallere inandık,belki öyle istedik sadece,sadece biraz daha mutluluk istedik arası bozuk sevgililer misali,belki biraz kandırıldık,oyalandık,zaman kazandırdık birilerine,belki taraftar sayımız bir kaç bin daha arttı kim bilir ama durum bu ya ne olursa olsun inanmak sevmek istiyor,sevmeye devam etmek istiyor insan.Ne demiştik "Önce Beşiktaş.Kendimden Önce Beşiktaş." Durum bu arkadaşlar Başkan tarafından kandırıldık,belki buna bizler de çanak tuttuk,susturulduk göz boyamalarla.Shuster'e Reyiz dedik baş tacı ettik,inandık,bu adama yatırıcaz tüm inanç hisselerimizi dedik ama o naptı? İnanç borsasında hisselerimizi taban ötesi yaptı,yerle yeksan oldu onun egolarıyla,kaprisleriyle,havalı burnuyla.

Seviyoruz Beşiktaş'ımızı Anne Sevgisi Gibi,Karşılıksız,Ölesiye ve Daima.


Fener maçında her şeye,tüm şahıslara rağmen arkandayız Beşiktaş'ım Yenilsen de Yensen de.

16 Şubat 2011 Çarşamba

Bir Garip Captain Hikayesi


Hafta sonu malum olaylardan sonra herkesin bildiği üzere Üzülmez kaptanımız gitti ve o pazuband boşta kaldı.
Bugün yönetim ve teknik direktör Shuster arasında yapılan görüşme sonrasında 1.Kaptanlığa Guti,2.Kaptanlığa ise Quaresma getirilmiş.Görünürde Guti'nin kaptanlığına kimsenin itiraz etmeyeceği düşünülebilir ve tartışılacak konu Quaresmanın ikinci kaptanlığı olarak da gözükebilir.

Benim açımdan ve çok iyi biliyorum ki çoğu hakkaniyet yanlısı Beşiktaşlılar için eğer sahaya birisi kaptan çıkacaksa,bu isim yerli ve altyapıdan olmayacak ise bünyesi kadar yüreği olan ve bir o kadar da bunu hak eden adam Ernst olmalıydı.Diyenler olacaktır diye söylüyorum Ernst 11'de oynamıyor o yüzden.Tamam o birinci kaptan olur ve onun olmadığı maçlarda Guti ikinci olur ama asla ve asla Quaresma bu takımın başında kaptan çıkmamalı.Ernst gibi yürek varken Beşiktaş'a kattıkları ve insan üstü mücadelesi düşünüldüğünde  Q7'nin daha geleli 8 ay gibi çok kısa süre sonra kaptanlığa getirilmesi benim açımdan çok hakkaniyetli bir davranış olmadı açıkçası.

Ernst olmadı diyelim Sivok olabilirdi en azından 2.kaptan Nihat olabilirdi (alt yapıdan en azından) hatta ve hatta geleceğimizi emanet edeceğimiz adam Necip bile olabilirdi (Arda gibi örnekleri var).5 sezonu geride bırakan Bobo olabilirdi.(isimler tartışılır değişebilir ama Ernst'in adının bile geçmemesi hiç tartışılıcak gibi değil)

Bu haraket Ernst'e çok ayıp oldu ve bizi çok kırdı.Gerçi Demirören yönetiminin yaptığı ilk icraatsızlık değil bu.Daha evvel Beşiktaşımıza ne kattığı bile belli olmayan Delgado'ya verilmişti,Baba Hakkı'lar,Rıza'lar,Recep'ler,Sinan'lar,Sergen'ler.......diye devam eder listedeki isimlerin taktığı pazuband.

15 Şubat 2011 Salı

Bir Tek İbo var O da "Deli" İbo

Beşiktaşımızda bir devir sona erdi,bu devrin adı Deli İbrahim'di.Olaylar konuşuldu edildi,yorumlar yapıldı,he rne kadar dün bir hengameyle fesih haberini duyduysak da bugun şık (her lafına müdahale elde bir kağıtla nasıl şık olursa artık) bir basın toplantısı ile yollar ayrıldı.

Bundan gerisine yapacak bir şey yok lakin ortada muazzam bir haksızlık ve örtbas olayı var.Beşiktaşımızın Büyük Taraftarı umarım bu haksızlığın farkındadır ve gereken tepkisini verilmesi gereken yere verir ve de olayın sorumlusu olan şahsa da tavrını koyar.

Soyunma odasında olan orada kalmalıdır.Zamanında Rüştü Serdar Özkan'a tokat atmamışmıydı,daha bir kaç ay evvel Shuster ile Tekke birbirlerin,n üzerlerine yürümemişlermiydi.Tekke zaten Beşiktaş'a hiç bir emeği olmamıştı olmayarak da gitti zaten.Mevzuu 11 yıl kulübe hizmet etmiş,idman kaçırmamış,sakatlık bile yaşamamış neredeyse ,kamplarda bile 23'te yatan bir adam,bu kadar profesyonel yaşayan bir adamın fesih nedeniyle ayrılması çok üzücü.

Gelelim diğer şahsa (artık adını bile telaffuz etmeye lüzum yok,kaptanımız "Deli" bile etmedikten sonra ben hayatta etmem),bu şahıs soyunma odasında olan olayın gerisinde kaptanımıza küfretmiş (bir çok internet sitesinde araştırdım ama küfrü yalanlama durumu olmadığından böyle belirtiyorum) bu olay da 36 yaşına gelmiş bir adama ağır gelmiş ve eylemle tepki koymuş olabilir.Soruyorum size devreyi eski futbolcunuzun golü ile geride kaparsanız ve gol pozisyonu dahi bulamamışsanız üzerine üstlük diğer kaptan size sövüyorsa e sabır da bir yere kadar.

Bizim "Deli" kadar hırsı ve profesyonelliğiyle örnek olan bir adamın yarısı kadar olanlar grubundan bir kadro kurabilseniz zaten transfere falan ihtiyaç olmaz.

Son olarak tüm olaylar komplike bir şekilde suçsuz bir adama yüklenmeye çalışıyor ve diğer şahıs olayın tamamında suçlu olduğu apaçıkken onun hiç bir şekilde ceza almaması düşündürücü.Aklına gelmeden edemiyor insan,demek ki Kaptanımızı zaten göndermek istiyorlardı tek bahane yetti.Haklı veya haksız.

Seviyoruz Seni Büyük Kaptan.
Saygıyla Kal!!!

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bizim Bir Delimiz Var Dı!!!


Beşiktaş'ın resmi yayın organı www.besiktasjk.com adresinden yapılan açıklama:


"yönetim kurulumuz'un bugün yaptığı olağanüstü toplantının ardından yapılan açıklamadır:



13 şubat 2011 tarihinde oynanan mke ankaragücü - beşiktaş müsabakasının devre arasında soyunma odasında futbolcumuz ibrahim üzülmez'in sebebiyet verdiği sportmenliğe aykırı davranış neticesinde, teknik heyetimizin verdiği rapor ve durum yönetim kurulumuz'un bugün olağanüstü yaptığı toplantıda değerlendirilmiş ve ibrahim üzülmez'in sözleşmesinin feshedilerek kulübümüz ile olan ilişkisinin kesilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.



kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.



beşiktaş jk yönetim kurulu"

Evet resmi sitede aynen yukarıda ki metinler yazıyor acı ifadelerle.Bir takım düşününki 11 yıldır sol beke tonla adam geliyor,yetmiyor bir o kadar hoca değişiyor ama değişmeyen tek şey o sol beki parsellemiş tapusunu senedini almış İbrahim Üzülmez.Yani herkesin bildiği adı "Deli".

Deli;taraftardır,ruhtur,inançtır,inattır.Bu erdemler bir devre arası olayı oldu diye tek kalemde silinebilir mi?

Tamam kendisi yeteneksizdir,orta yapamaz,çalım da atamaz,hele şut hiç çekemez.Nedenler buysa haklı olabilirsiniz ama  bizim Deli bunları zaten kendisi söylüyor.Tam orta yapmayı öğrendim bu seferde vuran yok demiyormuydu  sene başında :) Böyle de kendiyle barışık bir adam! 

Eğer sadece devre arasında bilmem ne olaylar oldu die bir efsaneyi tek kalemde siliyorsan yönetim bizde sen, sildik gitti.Bu hareketinle değil Guti,Q7 bize Messi'yi alsan bu acımızı dindiremezsin.

Böyle efsaneleri hele hele Shuster gibi kendi inadından vazgeçmeyen bir adamın lafıyla yapıyorsan binlerce kere yazıklar olsun.

Şu andan itibaren Yönetime destek bitmiştir....

6 Şubat 2011 Pazar

Chelsea - Liverpool 0:1 (06.02.2011)


Torres transferi sonrası Chelsea'yi yıkan golümüzü 69.dakika da Raul Meireless attı