30 Nisan 2011 Cumartesi

Bazen De Birlik Olmalı!

Beşiktaş-Galatasaray maçı  daha yeni bitti ve maçı Beşiktaş Aurelio ve Simao’nun golleri ile 2-0 kazandı.Adı  derbi idi ama ne derbi.GS’ın halini bilmeyen ve üzülmeyen sporsever (!) yok.Beşiktaş tribünleri coşmuş,rakip taraftarlarla uğraşıyor.Derbi maçlarında taraftarlar arasında olur böyle şeyler.Yazımızın asıl konusu ve benim nacizane derdim çok başka.Şimdi gelelim o konuya.

Galatasaray bu sene Rijkard ile başlayan ve Bülent Ünder’le devam eden seride 3 teknik direktör ile çalıştı.Allah’tan sezon bitti de sadece 3’te kaldı.Sevgili yöneticilerimiz biz taraftarları her zaman olduğu gibi bu sene de kullanıyorlar.Bu yıl GS yönetimi oldu başımıza kabus.Belki biz Beşiktaş’lıyız ve siz bu yazıyı okuyan arkadaşlarımızın bazılar da Fenerbahçe’li,bazıları ise Trabzonspor’lu,Kayseri’li,Bursa’lı vs.Yani başa takımlara gönül vermiş olabiliriz ama taraftarı kullanan yöneticilere inat tek gönülde toplanabiliriz.

GS yönetimi sırf zaman kazanmak adına sanki sorun tek yerdeymiş gibi bu sene istikrarlı bir şekilde hoca değiştirip durdular.Peki biz güzelim ülkemizin taraftarları buna bir tepki koyabildi mi?GS’ın kendi taraftarı bir nebze evet.Ama yetmez.Sorunumuz işte tam burada başlıyor.

Sevgili yöneticilerimiz kendileri gitmemek için hep en zayıf halka olan teknik direktörleri görevden alırken biz ne yapıyoruz.Önümüzde GS örneği varken onun üzerinden gidelim olaya.Rijkard yollanırken eminim ki bilinçli ve futboldan anlayan binlerce GS taraftarı sorunun Rijkard’ta olmadığını çok iyi biliyordu ama seslerini ancak kendileri duyabildi.Sonrasında Hagi ve Bülent Ünder girdi o seriye,Belki Rijkard giderken olmazdı ama 3.seçenek olarak gelen Bülent Ünder döneminde yapılacak bir şey olabilirdi.Ne idi bu?Mesela BJK-FB-TS taraftarları GS taraftarı ile organize olsaydı.Kendi başarısızlıklarını başkalarının üzerinden örtmeye çalışan yöneticilerimize hep beraber şu duyguları haykırsaydı organize olarak.Mesela kendi resmi taraftar platformlarından.Fena mı olurdu!

“Yeter artık bizi kandırdığınız,ne futbol ne de bizim gönlümüzün renkleri değil sizin oyuncağınız.Yeter ülke futbolu bitirdiğiniz,yeter değerlerimizi yitirdiğiniz,düşün yakamızdan bırakın duygularımızla,psikolojimizle oynamayı ve arkanıza bakmadan gidin.Sorunun siz de olduğunu bile bile ilk idari ve transfer başarısızlığında hoca yollamayı bırakın.Sizin gibi başarısız beyinler yüzünden istikrar nedir bilemedik,tanışamadık,anlayamadık.Yeter Türk futbolu üzerinden prim yaptığınız.Sizler yüzünden her büyük kulübün bol sıfırlarla ve milyonlarla dolu borç haneleri var.Yine sizler yüzünden kulüplerin asıl sahipleri olan bizler başka insanlara başka anlayışlara dönüştük taraftar kültürü açısından.Bizler Lefter’lerin Baba Hakkı’ların Metin Oktay’ların giydikleri formalarını giydik gururla ama siz kirlettiniz onları şahsi hesaplarınızla.Yeter artık gidin”

ÇOK MU ŞEY İSTİYORUZ DOSTLAR?

İddaa 01/05

1 Mayıs programından 4′lü bir kupon.Bol Şans.

28 Nisan 2011 Perşembe

Anlayana Cevaplar!!!

Dünkü Nihat olayını ele aldığımız yazımız da belirttiğimiz olayları bir de yabancı gözüyle okuyalım.Belki at gözlüklü insanlar okur da Nihat’a söyledikleri sözlere bir cevap alırlar.Belirteyim yazı Milliyet gazetesinden alıntıdır.
La Liga’da üst düzey futbol oynamış isimlerin Türkiye’de de aynı muameleyi görmek istediğini belirten basın mensupları, bu tür futbolculara örnek olarak Nihat’ın arkadaşı Guti ile Fenerbahçeli Güiza’yı gösterdiler
İspanyol gazeteciler, Beşiktaşlı Nihat Kahveci’ye sahip çıktı, onun megastar ya da İspanyol sendromu yaşadığını belirtti. Tecrübeli oyuncunun, Quaresma ve bir Türk gazeteciyle yaşadığı tartışmayı gündeme alan basın mensupları, Nihat’ın büyük yıldız olduğunu savundular. Nihat da dün yaptığı açıklamada, siyah-beyazlıların sözleşmesini feshetmek istemesi durumunda zorluk çıkarmayacağını söyleyerek, bundan sonra Türkiye’de forma giymeyeceğini belirtmişti.

İşte İspanyol spor yazarlarının görüşleri:

OSCAR BADALLO(Marca): Nihat’ın bu hırçın halinin ardında mutlaka gerçek vardır. Nihat buraya geldiğinde bize hemen adapte oldu ve kaldığı dört yıl içinde hiçbir gazeteci ile sürtüşmesi olmadı. Nihat’ın yaşadığı, bir yıldız sönmesi olarak değerlendirilebilir. Nihat hem San Sebastian kentinde, hem de İspanya’da yıldızdı. Sakatlık, Türkiye’ye dönmesi, forma bulamaması onu bunalıma sürüklemiş olabilir. Ancak ne olursa olsun Nihat, İspanyollar arasında her zaman bir yıldız olarak anılacak. Nihat şimdi istesin, Real Sociedad’ın kapısı ona açılır.

JUAN CASTRO (Marca): Nihat için hem megastar, hem de İspanyol sendromu yaşadığını söyleyebiliriz. Onun önceki gün yaşadığı polemik, biz İspanyol gazetecilere yabancı bir durum değil. La Liga zorlu bir ligdir. Burada megastar pozisyonuna ulaşmış bir futbolcu ülkesine dönünce aynı muameleyi görmek ister. Sanırım siz Nihat’ın burada yaptıklarını çabuk unuttunuz. Türkiye hiçbir zaman Nihat döneminde olduğu kadar İspanya’nın gündemine girmemişti. Burada çocuklar Nihat’ı bir idol olarak görmeye başlamıştı. Sakatlık, her futbolcunun baş belasıdır. Beşiktaş’ta yaşadığı uzun bir sakatlık onu bunalıma sürüklemiş olabilir. Ancak buna rağmen sahip çıkılmalıdır derim. Nihat burada sakatlandı, defalarca oynamadı ancak kimse eleştirmedi. Bence irdelenmesi gereken, Türk basınının yıldızlara nasıl baktığıdır.

BRUNO LLAMOS (Radyo Sur): Nihat yaklaşık 3 yıl Villarreal forması giydi, ikinci sezonunda 23 gol attı. Villarreal’in aradığı futbolcuydu. Beşiktaş onu götürmek için ısrarcı olmasaydı, Villarreal asla satmazdı. Gazetecilerle ilişkileri iyi, her telefona, her röportaja cevap veren, bizleri evine kadar davet eden, gördüğüm en kibar futbolculardan biri… Nihat bu derece agresif yapıya büründüyse, sebebi Nihat’ta değil kendinizde arayın derim. 7 yıl La Liga’da oynamış, tek sorun yaşamamış Nihat gazeteciye saldırıyorsa, şaka yapıyorsunuz derim.

27 Nisan 2011 Çarşamba

Doğru Söyleyenin Hikayesini Bilirmisiniz Dostlar?!

Başlığa bakınca bu da neyin nesi diyebilirsiniz ancak Beşiktaş’lı kardeşlerim işte tam da yukarıdaki başlığı okuyunca anlamışlardır derdimizin ne olduğunu!
Pazartesi oynanan ve 1-1′lik skorla sonuçlanan Konyaspor maçının ardından hemen herkes Beşiktaş’ın beraberliğinden çok  Nihat Kahveci’nin oyun içerisinde Quaresma ve maç sonunda Spor Yazarı(!) Turgay Demir ile giriştiği tartışmayı konuşuyordu.Ardından önce oyuncumuz Nihat Kahveci’den bir özür mesajı geçildi kamuoyuna ve sonrasında Yönetim Kurulu’nun konuyu değerlendireceği açıklandı.

Söz de büyük olay(!)’dan sonra bugün gelinen sonuç ise Nihat’ın takımdan kesinlikle ayrılacağı.(kendisinin NtvSpor’a yaptığı açıklama).Sporla az çok ilgilenen herkes bilir ki saha içerisinde olan saha içerisinde kalır.Asıl mevzuu dışarda.Turgay Demir denen sözde Beşiktaş yazarı olan şahıs yüzünden basın Nihat’ın üzerine yüklendi ve zaten sallantı da olan formasının üzerine çıkmayan bir leke döktüler formasını çıkarsın ve gitsin diye.Asıl mevzuu da Nihat’ın çok para almasıymış.Şimdi soruyorum size!Nihat bu kulübe zorla mı getirildi?İspanya’da Ronaldo ile beraber gol krallığını paylaşırken sahiplendiğiniz Nihat ülkeye geldiğinde büyük puntolarla manşet atanlar da siz değilmiydiniz?

Hazır para demişken.Beşiktaş kulübüne transfer olan diğer futbolcuların aldıkları  para ve verdiklerini neden görmezden gelirsiniz.Çok uzağa gitmeye gerek yok alın size Holosko.O’nun için Burak atrı para verildi şu an nerede,İBB’de ve yıllık 1.8 M € alıyor ve parasını da Beşiktaş ödüyor.Tabata!8 M €’ya alın ve şu an Arap dünyasında kiralık.Nobre!Yıllık 2.5 M € ve sonucu herkes biliyor.Kimi kellerin başlıca sebebi adam!!!Söz para olunca insanın aklına gelince söz etmeden duramıyor.Nihat’ın aldığı paraları konuşanlar giderken kazandırdıklarını,ardından Villareal’e transfer olduğunda da pay aldığını çabuk unutmuş.

Saha içerisinde ki olaya gelince.Nihat,Quaresma’ya çatmış bomboşken pas atmadı diye!Şimdi soruyorum size,Nihat’ın yaptığını kaç kez Bobo,oynadığında Ali Kuçik,Necip,İsmail vs.aklından geçirmiştir.Kabul edelim ki Nihat’ın tavrı tamamen haklı ve bu gerçekleri Quaresma’ya birinin göstermesi lazım dı ve patlayan bizim çocuğumuz Nihat oldu.Attığı çalımlarla İnönü’yü ve bazen de rakip taraftarları yerinden kaldıran Q7′nin bencilliği ve takım oyunu açısından eksikliği herkes tarafından bilinirken,vermediği bir pas skoru değiştirip hatta çoğu zaman gaibiyeti getirecekken sırf taraftarların sevgilisi diye Nihat’ımıza sırt çevirmek olmaz.Bugün forumlarda ve Beşiktaş kaynaklı haber sitelerinden de takip ettiğim kadarıyla Nihat’ta karşı çıkanların aksine destek veren kısmın çoğunlukta olması sevindirici.Demek ki Vefa sadece bir semt adı değilmiş.!

Son olarak bir tespit.Nihat bugün istediği İspanyol kulübüne transfer olabilir.Kabul edelim ki Nihat’ın hala Avrupa’da,Dünya’da bir adı ve piyasası var.Herhangi bir İspanyol kulübüne gider ve ilk serüveninde olmasa bile başarılı bir kaç yıl geçirebilir.Bakalım o zaman da Nihat’ın attığı gollere sevinip Beşiktaş’lı Nihat diye koltukları kabaracak mı?……

23 Nisan 2011 Cumartesi

Futbol'un İçinde ki Detaylar Serisi-1

Futbolun içinde ki gördüğümüz ama belki de çok konuşmadığımız detaylar konusunda ufak bir seri başlatmak ve görüşlerimizi paylaşmak istedik.
İlk yazı konumuz: Git gide formanın her yerini işgal eden reklamlar.
Neredeyse herkesin dilinde "Endüstrileşen Futbol Dünyası".Bunun sonucunda kimi taraftarlara göre kutsal olan takım formaları kulüplere gelir getirmek adına Endüstriyel Futbol anlayışına yenik düştü.Bu konuda verilebilecek en çarpıcı örnek ise Fransa Lig'i takımlarının giydiği formalar.Aşağıda ki Toulouse forması buna bir örnek.

Her taraftarın gönül verdiği takımının eşyası ve bunun en önde gelen unsuru olan formaları onlar için kutsaldır.Tıpkı bağlı oldukları ülke formaları gibi.Kimilerine göre daha bile değerli!Peki nasıl girdi bu reklam unsuru futbolumuzun içine.

1974 senesinde efsane İngiliz takımı olan Liverpool yine bir İngiliz olan Umbro firmasıyla anlaştı ve spor kıyafetler tedarikçisi olarak ilk oldu futbol adına.Bununla beraber yeni gelir kapısı açılmıştı ve hemen ardından reklam geliri çıktı karşımıza.İlk tedarikçi anlaşması yapan ve bu konuda öncü olan Liverpool kulübü ardından bir ilke daha imza attı ve 1979 yılında Japon Hitachi firmasıyla anlaşarak formasına reklam alan ilk kulüp oldu.

Tabii ki her kulüp için bu yeni anlaşmalar büyük katkı olacaktı kulüplerin yaşayabilmesi adına.Her düşünceye olduğu gibi bu yeni gelir fikrine karşı çıkanlar da vardı.Yine bir dünya devi olan Katalan Barcelona gibi.Kuruluş yılı 1899 olan kulüp bu tarihten itibaren hiç forma reklamı almamış ve "formamızın değeri hiç bir para ile ölçülemez" anlayışını benimsemiştir.Ta ki 2010'da yapılan ve kurucusu Katar Şeyh'i Hamid Bin Halife El Tanı olan 1995 yılında kurulan Katar Vakfı (Qatar Foundation) ile 165 milyon Euro değerinde 5.5 yıllık anlaşmanın altına imza atana kadar.Barcelona bile formasına reklam almama konusunda ki sertliğini bırakmışken sanırım futbolun duygusallığını git gide kaybediyoruz.Bakalım nereye kadar içine çekecek bu durum bizleri.











Peki bu unsurlardan sonra bizim ligimiz de durum nasıl?Bu konuya önce büyük kulüplerimizin hangi firmalar ile ve formalarının nerelerine reklam aldığına bakmakla başlayalım.


BEŞİKTAŞ                       GALATASARAY            
Göğüs: Cola Turka        Göğüs: Türk Telekom
Kol 1: Avea                      Kol 1: Avea
Kol 2: Avea                      Kol  2: Avea
                                         Sırt: Ülker


FENERBAHÇE                  TRABZONSPOR
Göğüs: Avea                      Göğüs: Türk Telekom
Kol 1: Türk Telekom         Kol 1: Avea
Kol 2: Fenerium                Kol 2: Avea
Sırt: Ülker

Yukarıda ki belirttiğimiz mini tabloda da görüldüğü gibi Fransa Lig'i kadar olmasa da bizim takımlarımızında reklam almak konusunda tekliflere ne kadar açık olduğunu görüyoruz.


Endüstrileşen futbol dünyası mantalitesi oturmuş tamam ama futbolun duygusallığı,kalbi ve en önemlisi ruhu bu mantaliteye ne kadar dayanacak merak ediyoruz doğrusu.Bizim için tuttuğumuz takımın renklerini barındıran her şey kutsaldır ve biz buna sonuna kadar sahip çıkarız.Futbol dünyasının bu ruhu ne kadar yok ettiğine bakmadan,hiç bir çıkar gözetmeden ve daima.Hep söylediğim gibi;Takım sevgisi anne sevgisi gibidir,karşılık beklemeden ölesiye!Her şeyi ve herkesi sevebiliriz ama her sevginin önüne geçmese bile içten içe baskın çıkan bir sevgidir bu..

Son olarak ta bizim ligimizde yarışan takımlarımızın formalarına alacakları reklamlar ve yerleri konusunda bilgi içeren fotoğraflar.Bunun akabinde forma reklamında öncü olan İngiliz takımlarının forma sponsorları ile yapılanan anlaşmalardan elde ettikleri gelir tablosu var.



Turkcell Süper Lig Forma Sponsor Reklamları;
Forma Ön Yüz / Formanın ön göğüs kısmında yer alır. Boyut 200 cm2 olmalıdır.
Forma Arka Yüz / Formanın sırt kısmında Boyutu 150 cm2 olmalıdır.
Forma Sağ Kol / Kol üzerindeki reklam alanıdır. Boyut 50 cm2
Şort Sağ Ön Yüz / Şortta bulunan logo alnıdır, boyutu 100 cm2 dir.






İngiliz kulüplerinin forma sponsorları ve gelirleri :


17 Nisan 2011 Pazar

Pazarlama ve Kartal Yuvası




Hemen her maç sonunda kendi taraftar ürünlerini pazarlamaya çalışan kulüplerimiz (FB-GS-EsEs-Trabzon gibi) maç sonu röportajları sırasında futbolcularına bu ürünlerinden giydirip bir anlamda canlı vitrin yapıyorlar.Bu hem çok akıllıca hem de taraftarı özendirici bir durum.Buraya kadar her şey çok güzel görünüyor.Bizi ilgilendiren kısım ise,Beşiktaşımızın durumu.Bu saydığım kulüperin o  kadar kaliteli ve şık ürünleri var ki sanırım oyuncular mecburiyetten değil severek beğenerek giyiyorlar bu kıyafetleri.Özellikle FB ve GS ürünleri yakından görmemekle birlikte televizyondan da ne kadar kaliteli ve şık oldukları gayet açık belli ediyor kendini.Yıllardır en geniş yelpazesi olan taraftar store'u Kartal Yuvası idi.Ürünler hala çok seçenekli ona bir sözüm yok ama rakiplerimizin ürün seçenekleri bizimkine göre kat ve kat artmakla birlikte bizim  yerimizde saydığımız gerçeğini birisi Satış ve Pazarlama'dan sorumlu yönetici her kimse ona acilen hatırlatmalı.Kulüp yönetmek sadece yüksek bonservis bedelli yaşı geçmiş oyuncu transfer etmek değildir.Bizim Kartal Yuvaları ürünleri o kadar kalitesizki değil almak almayı bile düşünmezsiniz.Hummel marka spor ürünleri gelmeseydi eğer kalite eksilerde geziyordu.Buradan sesimiz nereye nasıl gider bilemiyorum ama taraftarlar Kartal Yuvalarından ürünlerimizi alsın ve bize destek versin diye kasılmayında adam gibi ürünler çıkarın.Hem haliteden yoksun hem de fahiş fiyatlarla ürün satmayı bırakın.Her sene forma alıyoruz gerisi yok.Yurt dışına Golf turnuvalarına gittiğimizde büyük kulüplerin yönetici ve oyuncularıyla görüşürken bir kere de olsun onların taraftar marketlerine girip bir bakın.Belki bir ihtimal feyz alırsınız.BELKİ....

15 Nisan 2011 Cuma

İşin Kısa Özeti BJK-GB

Bugün ki maç hakkında hiç öyle uzun uzadıya yazmaya da konuşmaya da gerek olmayan bir görüntü vardı.İlk yarıda ki pozisyon vermeyen aksine oyunun mutlak hakimi ve pozisyonlar bulan akabinde harika bir organizasyonla İsmail'in güzel asistiyle golü bulan da Beşiktaş'tı.İkinci yarı ise Ernst'in şutundan kornere giden topun sonucunda doğan köe vuruşundan İbrahim Toraman'ın klasik ön direk golü ile skoru 2-0'a getirdi.Artık her ne olduysa bu dakikadan sonra oldu.Jedinak'ın frikikten gelen golü ve sonrasında Tayfur hocanın Bobo-Nihat ve Fernandez-Aurelio değişikliği maçın kaderini değiştirdi.Orta alandan hızlı toplarla atağa çıkan Gençlerbirliği kontra ataktan golcüsü Mustafa Pektemek ile skoru 2-2'ye getirdi.2-0 iken Almeida'nın kaçırdığı kafa topu ve hakem İlker Meral'in kararsız tutumu (özellikle çıkmayan kartlarda),sahaya çıkmış ama uçakta anlaştığı kulübe giden Bobo,iyi oynamasına rağmen hatalı çıkışları ve yersiz şutları ileİsmail,puan kaybında katkısı olan isimlerdi.Skor 2-0 dan 2-2 olmuş olabilir lakin Beşiktaş'ın sahaya yansıttığı oyun 3 puanlıktı.Beşiktaş'ımıza tebrikler oyun için.Yanlış değişiklikler ise Tayfur hocanın eksiklikleri idi ama bundan şikayetçi değiliz.Seneye bu takımın başında hocamızı görmek istiyoruz.
Bir söz de taraftarımıza,ezeli rakibimiz Galatasaray'ın şu an ki hali içler acısı olmuş olabilir lakin düşme potasına girmeye ramak kalmış rakibimizi ve onların taraftarlarını küçük düşürmeye kimsenin hakkı yok.Büyük Beşiktaş taraftarına bu tutum hiç yakışmıyor.Kupa için söylenen Fenerbahçe olayı ise bundan ayrı bir konu,onlarda bize 8li kafiyelerle takılıyorlar bunlarda futbolun cilvesi.GS'ın düştüğü duruma seneye de bizim düşmeyeceğimiz garanti olmamakla birlikte onların durumundan da ders çıkarmamız gerekiyor.